Hasip Sönmezalp Hakkında

From :ATM Türk: Amatör Teleskop Yapımı

Türkiye'de bildiğimiz kadarıyla ilk kez kendi ayna ve teleskobunu yapan Bursa'lı bir amatör gökbilimci olan ve 2002'nin Ocak ayında vefat eden Hasip Sönmezalp hakkında kısa da olsa ilgili bilgiyi aşağıdaki bağlantıda bulabilirsiniz:
http://www.considine.net/mac/mi/ ('Sayfada Bul' kutucuğuna "Bursa" yazın; sayfanın en sonuna yakın).


Hasip bey ilk teleskopunu 1957 yılında yapmış ve onunla 2-3 ay süreyle Bursa Kültürpark’ ta meraklılara gökyüzünü izlettirmiş. Yaptığı bu teleskop sayesinde 1959 yılında ABD'de Mechanix Illustrated dergisinin 'Altın Cekiç' (Golden Hammer) isimli ödülünü ve Sky and Telescope dergisine hayat boyu abonelik kazanmış.


ATM Turk grubu üyesi arkadaşımız Uğur Ikizler Hasip bey ile tanışıp, ayna yapımı hakkındaki ilk bilgilerini ve deneyimlerini ondan edinmiştir.


Hasip Sönmezalp’ in Fevzi Şen ile yaptığı Evlad-ı Fatihan dergisinin Ocak 2002 sayısında yayınlanan söyleşisi.


Rumi 1333 ( 1917 ) Bursa doğumlu, gökyüzü aşığı Hasip Sönmezalp 10.01.2002 tarihinde Bursa Umurbey mahallesindeki evinde 85 yaşında vefat etti. Merhum 11 Ocak 2002 Cuma günü Emirsultan Mezarlığında toprağa verildi. Hasip Sönmezalp, köklü bir Bursalı aileye mensuptu. Kadızede-i Rumi’ nin büyük dedeleri olduğunu söylüyordu. Kendisi ile eskiden bir çok röportajlar yapıldı icatları gazetelere haber oldu. Ancak son röportajı Evlad-ı Fatihan olarak biz yaptık.

Bu son söyleşimizde Hasip amca:

Hallaçlar sülalesinin son halkasıyız. Bursa kadısı Mehmet Elvan ( Elif Han ) Çelebi’ nin oğlu Koca Mahmud’dur. Koca Mahmud’ un Kadızade-i Rumi diye meşhur olmasının sebebi, babasının kadı olmasındandır. Diyordu.

Tarihi bilgilere göre Kadızade-i Rumi, 1337 de Bursa’ da doğdu. 1430 da Semerkant’ ta vefat etti. Semerkant rasathanesinde matematik ve astronomi dersleri okutan Kadızade; Uluğ bey ( hem hükümdar, hem de çağının en büyük astronomu ) , Ali Kuşçu ( Fatih devrinin ünlü bilim adamı “ Mir’a-tü’l-alem “ “ Evrenin Aynası “ kitabının yazarı) gibi bilginler yetiştirdi. Hasip Sönmezalp, bu ilim adamının büyük dedeleri olduğunu ve ilim aşkının babadan oğula geçtiğini söylüyordu.

Hasip amcanın kulakları, yılların verdiği yorgunluk ve aşırı çalışma nedeniyle ağırlaşmıştı. Kendisiyle yüksek sesle konuşarak anlaşabiliyorduk. Bursa’ da Hakimiyet ve İstanbul Milliyet gazetelerinde ( 1959 – 1960 yıllarında ) çalışmaları ile ilgili yazılar çıkmış. 40 yıldır özenle sakladığı bu gazete küpürlerini, Amerika’ dan aldığı başarı belgesini ve altın çekiçleri, yaptığı aletlerin fotoğraflarını ve bazı aletleri önümüze koydu. Kendi ifadesine göre Hasip amca, Bursa Yıldırım ilkokulundan sonra orta okula gitti, daha sonra da sanat okulunun gece kurslarına katıldı. Hayata, tornacı çırağı olarak atıldı. 1937 yılında Bursa Merinos Fabrikasına tornacı olarak girdi.

Hasip Sönmezalp gökyüzü merakını şöyle anlattı:

Çocukluğumdan beri yıldızlar alemine karşı içimde bir merak vardı. Gökyüzü beni çok ilgilendiriyordu.Geceleri gökyüzünde parıldayan, kimisi göz kırpar gibi oynaşan, kimisi de kayıp giden milyarlarca yıldız, Ay ve Güneş beni her zaman meşgul eden şeylerdi. Salih Murat Uzdilek’ in , Ankara radyosundaki uzay ile ilgili konuşmalarını zevkle ve heyecanla dinliyordum. Bir konuşmasında güneşten binlerce defa büyük yıldızların , ışıkların birbirine kayması ile bir bulut gibi göründüğünü söyledi. Bu ara içimde Zuhal’ i , halkalı gezegeni görmek hevesi uyandı. Fakat buna imkan yoktu. Bir teleskop yapmak fikri bu hevesten doğdu.

İstanbul Üniversitesi Astronomi kürsüsüne müracaat ettim. Konu ile ilgili bilgi istedim. Benim böyle bir şey yapamayacağımı bildirdiler. Her halde tahsilimi yetersiz gördüler. Ama kafama teleskop yapma fikrini koymuştum. Amerikan dergilerinde gördüğüm bir reklam üzerine, bir arkadaş vasıtasıyla 80 defa büyüten 45 mm bir objektif camı getirttim. 130 cm.lik bir boru içine yerleştirerek gök dürbünü yaptım. Fakat bu küçüktü, ben daha büyük bir teleskop yapmak istiyordum. Eski gemilerin lumboz camlarından faydalanmaya karar verdim. Bir lumboz camı buldum. Camı yontmada kullanılan ( karbüründüm denilen ) zımpara tozunu bulmak o zaman çok zordu ama buldum. Bu lumboz camını 6 ay ovarak, uğraşarak 17 cm. çapında, 225 cm. odak uzaklığı olan ayna yaptım. O zaman 1957 de saç karaborsaydı. Güçlükle bulabildim. Demir saçla yaptığım boruya, kendi imalatım olan aynayı plana uygun şekilde monte ederek teleskopu yaptım.

Hasip amca ‘Altın Çekiç ‘ ödülünü nasıl kazandığını şöyle anlatmıştı:

Mechanix İllustrated mecmuasının eski bir sayısı elime geçti. Mecmuayı karıştırırken, aynalı teleskop yapan sanatçılara altın çekiç verileceğini okudum. Bunun üzerine uzun çalışmalar sonunda hazırladığım planları mecmuaya gönderdim. Bir müddet sonra ‘uygundur’ cevabı geldi. Bundan sonra yoğun bir çalışma devresi başladı. Yaptığım çalışmaları ihtiva eden dosyayı, elde ettiğim neticeleri, ölçüleri ve teleskopun fotoğrafını birlikte dergiye gönderdim. Kısa bir süre sonra Amerikan mecmuasından bir tebrik mektubu aldım. Ardından da altın çekiçler geldi. Gümrükten bunları alıncaya kadar bir hayli uğraştım. Çekiçleri 1960 -1961 yıllarında teslim aldım. Yaptığım aynalı teleskopun boyu 2 metreden fazla, kutru ise 18 cm. ve cisimleri 60 defa büyütmekte idi. O zamanki Kandilli Rasathanesi’ nin teleskopundan sonra bu teleskop, Türkiye’ nin ikinci aynalın teleskopu oldu. Bu teleskopu mercek ilavesi ile 200 defa büyütecek hale getirmek mümkündü.

Mechanix İllustrated dergisi 1959 yılında Dünya’ nın muhtelif yerlerinde dört kişiye altın çekiç vermiş. Hasip amca ile birlikte bu ödülü kazananlardan biri uçak, diğeri otomobil ve bir diğeri de gelişmiş bir yelkenli yapmış.

İngiltere de bulunan ‘ Uluslararası Ay Cemiyeti ‘ ve Türk Astronomi Derneği ( Hasip amca da bu derneğe üye kabul edilmiş ), bu teleskoptan ne şekilde yararlanacağını söylemiş. Hasip amcanın aynalı teleskopu ile, ayın Plato kraterini, Laplaş burnunu ve ayın karanlık yüzünün incelenebileceği kendisine bildirilmiş.

Hasip amcanın çalışmaları teleskop yapmakla sınırlı kalmamış, çok özellikleri olan bir de saat yapmış. Bu icadını bize gösterirken özelliklerini de şöyle anlatmıştı:

Küre şeklindeki bu saatin 18 ayrı özelliği var. Dünya da eşi yok. İncelettiğim bilim adamları saati çok beğendiler. Bu küre, zamanı, günleri, gecelerin uzayıp kısalmasını, saat farkını, otomatik ve ışıklı olarak gösterebiliyor.

Hasip amca aynı zamanda iyi bir fotoğraf makinası tamircisiydi.

Bursa’ da fotoğraf makinalarının tamirini yapan ilk ustayım. Bursa’ nın bir çok tanınmış fotoğrafçı esnafının ( isim de vererek ) makinalarını ben tamir ettim. Diyordu.

Hasip amca Merinos’ dan emekli olunca teleskopla Bursa Kültür Parkında meraklılara gökyüzünü seyrettirmiş. Unutamadığı bir hatırasını şöyle anlattı:

Vatandaşın biri mehtaplı bir gecede teleskoptan Uludağ üzerinde yükselen Ay ile birlikte, çam ağaçlarını da gördü. Biraz sonra karşılaştığı arkadaşına ‘ Ay ‘ da çam ağaçları var ‘ der. Ve teleskopu tavsiye eder. Arkadaşı teleskopla Ay’ a baktı fakat Ay yükseldiğinden çamları göremedi. Bana dönerek ‘ Ay’ da çamları göremiyorum ‘ dedi. Arkadaşına da ‘ hani Ay’ da çamlar vardı ‘ diye sitem etti.

Ruslar uzaya ilk araçlarını ( Soyuz ) gönderdiklerinde ( 1957 ) , yaptığım teleskop ile meraklılarına izlettim.

Rahmetli ileri yaşına rağmen okumayı çok severdi. En son bir ay önce gördüğümde de Kitapçılar Çarşısından aldığı kitap elinde olduğu halde otobüs durağında vasıta beklemekteydi. ( Tekrar hatırlatalım yaşı 85 idi ) Geçen sene de 84 yaşında olmasına rağmen bir bilgisayarla dijital fotoğraf makinası satın alıp çeşitli çalışmalar yapıyordu. Ayrıca merkezi Kanada’ da bulunan Uzay Araştırmaları Merkezi’ nin onu fahri üyeliğe kabul ettiğini, kendisine bilimsel dergiler gönderdiklerini de yakın arkadaşlarından duyduk. O ömrünün sonuna kadar hep bilim ve teknikle birlikte oldu.

Merhum Hasip amcanın kızı Ümran hanımla cenaze sonrası günlerde görüştük. Kendisinden şu ilave bilgileri aldık:

1960 lı yıllarda, Ege Üniversitesi Astronomi Kürsüsü’ nün çıkarmış olduğu Fen dergisi babamla röportaj yapmıştı. İki öğretim üyesi evimizde misafir kaldı ve babamın çalışmaları hakkında bilgi aldılar. Hatta birkaç defa babamı İzmir’ e götürdüler. Rasathanede teknik eleman olarak çalışmasını istediler. Ancak nasip olmadı. Ayrıca babamın Muğla rasathanesinin kurulmasında da katkıları oldu.

Hasip amcanın Kadızede-i Rumi soyundan geldiği iddiasında hakikat payı olsa gerektir. Çünkü yaptığımız küçücük bir araştırmada aileden başka maharetli ve bilgin insanların da yetiştiğini tespit ettik. İşte kardeşi ve dedesi ile ilgili öğrendiklerimiz: Rahmetlinin kardeşi merhum İsmail Sönmez (alp) de, hat, vitray, ahşap ve taş ustası idi. Ulucami’ nin 1950’ li yıllardaki restorasyonu esnasında yeniden inşa edilen kuzey kapısı onun eseridir. Buradaki taş işçiliği onun bu sanattaki yerini göstermeye kafidir. Ayrıca Ulucami içinde hat örneği vardır. Bu konuda litaretüre geçmiştir. Hasip amcanın dedesi Hasip Şeyh Ahmet ( 1833 – 1893 ) yazdığı “ Su Kasidesi “ nde Bursa’ nın kırk kadar su kaynağını saymış, her birinin özelliklerinden ve güzelliklerinden bahsetmiş, bazılarının yararlarını belirtmiştir.

Bursa Yerel Gündem 21, Tarihi ve Kültürel Miras – Arazi, Su Kaynakları ve Çevre grupları üyesi olan Hasip Sönmezalp’ e rahmet, geride bıraktığı yakınlarına sabırlar diliyoruz.

Evet…. Tornacıların Hasip ustası , Bursa’ nın mucidi “ altın çekiçli “ adam artık yok. Geride bıraktığı kültür mirasına sahip çıkıp, onu koruyup yaşatmak bizlerin görevi.